Tuesday, February 12, 2008

doğum günü

Barmene bir bira daha istediğimi söyledim ve yanımdaki eski dostuma anlatmaya devam ettim :
- Bira bardağımı yerküre için kaldırıyorum, dedim.
Eski dostum şaşırdı haliyle.
- Ben manchester united'a içiyorum, dedi.
- Nerden çıktı manchester united, neden içiyosun ona?
Bir yudum daha çekti birasından.
- Dün son dakika golüyle yendiler aston villa'yı, ben de kaptım bahsi, dedi.
Ben de çektim bir yudum. Tam sessizliğime dönecektim ki :
- Sen niye yerküreye içiyosun ki?, dedi.
- Aahh, sevgili dostum, seni buraya neden çağırdığımı sanıyorsun? Kendimce bir kutlama yapıyorum. Yerküre bugun benim doğumumdan itibaren Güneş'in çevresinde yirmisekizinci turunu başarıyla tamamladı. Bugün benim doğum günüm.
- Heyy, kutlarım seni, dedi. Mutlu yıllar!
- Dostum beni değil, yerküreyi kutlamalısın, turu atan o, dedim.
- Saçmalama, sen de hak ettin bir tebriği. Yerküre turu bitirdiğinde hala ayakta olduğun için.
- Hımmm, evet, haklısın galiba, dedim.
Sustum, o da sustu. Her insan şampiyondu hayat yarışında, kimi hızlı koşularda, kimi yavaşında.
- Müsaade edersen simdi kendimi müziğe bırakmak isterim, dedim.
- Tabii, dedi. Ben bir tane de Deportivo'ya içeceğim.
Acıklı acıklı baktım sevgili dostuma. Barmene bir bira daha istediğimi söyledim ve döndüm yüzümü hüzünlü ezgiler çalan sahnedeki gruba.
Kadıköy'deydim, son zamanlarda sıklıkla gittiğim ve blues çalan bir mekandaydım. Bir bar taburesi üzerinde oturuyordum. Doğum günümdü. Babamın öldüğü yaşta değildim henüz. Yanımda eski dostum yalnızlığım vardı. Ne vakit arasam gelirdi, vefalıydı. Bugün de oldukça keyifli görünüyordu. Bense `blues every night` diyerek gruba eşlik ederken, ölmeden önce yapılacaklar listeme mardi gras festivali icin New Orleans ziyaretini ekliyordum.