Thursday, August 13, 2009

sansarak


Yalova’dan Gemlik’e doğru giderken Orhangazi’den sola döndüğünüzde iki yanınızda zeytin bahçeleri olduğu halde İznik’e doğru yol alırsınız. Biraz sonra sağınızdaki zeytin bahçelerinin gerisinde İznik Gölü yerini alır. İznik Gölü durgundur, sakindir. Bu halde İznik’e kadar yolculuk sırasında sizde bu gölden etkilenir sessizleşirsiniz.

Geçtiğimiz haftasonu Sansarak Kanyonu’nda kamp kurmak için bu yoldaydık. Aslında planımız Bursa Uludağ’da kamp yapmaktı ancak birkaç gün önce kamp yapacağımız yere çok yakın bir yerde domuz gribi vakası haberi gelince güzergahımızı değiştirdik. İznik’i geçtikten sonra Sansarak yoluna sapıp bir güzel tepeyi aşmanız gerekiyor. Bu güzel tepe, zirvesine çıktığınızda çirkinleşiyor. Önde İznik şehri arkada göl olduğu halde güzel mi güzel manzarası olan bu tepenin zirvesine yakın bir yerde şehrin çöplüğü var. Berbat kokular eşliğinde tepeyi geride bıraktık.

Yolumuza devam ettik, zamanında Kemal Sunal’ın “Davacı” filmine evsahipliği yapmış Sansarak köyünü geçip kanyonu bulduk. Burada konaklayacağımız yer kanyonun içiydi. Haliyle araçlarımıza uzak kalacaktık. Daha önce de dağ kampı tecrübelerimiz olmuştu ama her zaman araçlarımız yanımızdaydı ve oluşabilecek talihsiz sürprizlere karşı kendimizi güvende hissediyorduk. Bu sebeple alabileceğimiz kadar eşyayı alıp kampı kuracağımız yeri bir güzel belirledik. Çadırlarımızı kurduk. Sonrasında kısa bir kanyon yürüyüşü yaptık ama uzun yürüyüşü ertesi güne bıraktık.

Hava kararıp da ortalık zifiriye kesince ateşimizi yaktık ve kamp ortamının en güzel aktivitesi muhabbete başladık. Bir süre sonra alışmadığımız kadar oturduğumuzu fark edince rahatsızlığımız kontrolü ele aldı, ve zifiri karanlıkta gece yürüyüşüyapalım istedik. Ateş böceklerinin ışıklandırdığı patikalarda endişeli endişeli yürürken endişeme inat “aşk bahçemi süsleyen inci çiçeği misin? / gecemi aydınlatan ateş böceği misin?” şarkısını mırıldandım.

Ertesi gün beklendiği gibi erkenden uyandık. Kahvaltının ardından kanyon yürüyüşüne geçtik. Dağdan gelen suyun sert kayaları bir güzel biçimlendirerek ara ara havuzlar oluşturduğu kanyonda taşlardan taşlara hoplayıp zıplayarak parkuru kat ettik. Açıkçası zorluk derecesi orta olan bu parkurda ilk kez kanyon yürüyüşü tecrübesi yaşamış olmamdan dolayı gereğinden fazla yoruldum.

Parkur çevre illerde bulunan doğa kulüpleri tarafından sıklıkla tercih ediliyor. Daha önce hiç bir parkurda karşılaşmadığımız kadar çok sayıda grupla karşılaştık. Kamp için gelenler olduğu gibi sadece yürüyüş için gelenler de vardı. Aralarında yabancılar da vardı.

Yalnız ve güzel ülkemin harika yerlerini gezmeye, sonrasında da yazmaya devam edeceğim.